Kafe ve restoranlarda mekânı esas olarak iki farklı amaç için bölümlendiririz. İlk olarak personel akışının bulunduğu, ürünlerin hazırlandığı, ekipmanların yer aldığı alan ve diğer tarafta oturma düzeninin olduğu, tüketiciye ürünün ulaştığı alan diyebiliriz.
Birincil ihtiyaç, mekânın fonksiyonlarının düzgün işlemesi, verimliliğin fazla olması. Bu şekilde müşteri yaşadığı deneyimde herhangi bir aksaklık hissetmeden vakit geçirebilir. Çıkartılacak ürün sayısı, menü, mekânda ağırlanacak müşteri sayısı gibi belirlenen maddelerle fonksiyon şeması düzgünce çalışılmalı ve yerleşim planı oluşturulmalı.

Kapasite ne kadar çok artarsa, gelir potansiyeli de o doğrultuda artar. Fakat burada mutfak alanının bu kapasiteye hizmet verebiliyor olması, tüketicinin mahremiyetini koruyacak, kendini rahat hissedeceği metrekarelerde ağırlanıyor olması gibi birtakım kriterleri dikkate almak gerekir.

 

Genel olarak 2023 trendlerinden bahsetmek gerekirse; kıvrımlı hatları, yuvarlak kemerleri sıkça göreceğiz. Rattan, hasır ve bambu gibi hem sürdürülebilir hem de birçok alanda kullanılabilen malzemeleri kafelerde bir mobilyanın parçası ya da yeşillik ve ahşaplarla muhteşem uyum sağlayan irili ufaklı doğal aydınlatmalar olarak görebiliriz. Eğer mekânın alan sınırları, yeşilliklerle dolu bir ortam yaratmaya yeterli değilse bitkileri yüzen bir bahçe gibi tavanlarda göreceğimiz tasarımlar ön plana çıkabilir. Kafe ve restoranların kullanıcıya açık ıslak hacimlerinin de tüketiciye özel olduğunu hissettiren, iyi temizlenmiş bir alanın ötesinde şık tasarım öğelerine sahip, müdavimlerini memnun edecek alanlar olarak tasarlanması gerekir.

Sosyal medyanın reklam gücü, mimari tasarımda artık düşünülmesi gereken başlıklardan biri… İnsanları fotoğraf çekip paylaşmaya teşvik edecek mekânların iç tasarımındaki özgünlük ve benzersiz özellikler, belki duvarlardaki sanat eserleri ya da yeşil duvarlar gibi, bir fotoğraf için güzel bir arka plan oluşturacak her detay önemli.

Mekâna özgü mobilya ve aydınlatma tasarımları yaparak daha eşsiz ve özel bir deneyim alanı yaratabiliyoruz. Bu da tüketicinin burada kendini özel hissetmesine ve o mekânın müdavimi olmak istemesine yardımcı olabiliyor. Müşterilerin bağ kurduğu fiziksel bir alan içerisinde, örnek olarak kahve keyfi yapmaktan aldıkları histir. Bu fiziksel alanın nasıl aydınlatıldığı, akustiğinin iyi olup olmadığı, ne gibi renk ve malzemelerin kullanıldığı mekânı deneyimleyen kişinin sezgisel tepkisini oluşturur. Burada tasarım ne kadar iyi olursa marka kimliği müşteri ile sezgisel bir iletişim haline geçebilir. İyi düşünülmüş bir iç mekânın etkisi, bir markanın genel deneyimine büyük ölçüde katkıda bulunacaktır